Geldik Konya’ya. İlk durak Karatay belediyesi karavan parkı. Şehir parkının girişinde 20 araçlık bir alanı karavanlara ayırmışlar. Elektrik, su, tuvalet, güvenlik hepsi var. Tek sorun Konya’nın kışı. Sular donduğu için ancak bir çeşme çalışıyor. Soğuk havaya rağmen yerli yabancı her gün 2-3 karavan giriş çıkış yapıyor. Bu tesis, Konya için çok yararlı olmuş. Emeği geçenlere teşekkürler.
Konya, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir. Buraya gelirken sanırım beklentimi biraz yüksek tutmuşum. Kentsel dönüşüm adı altında, bir çok yer duman edilmiş. Güzelim tarihi eserler modern yapılar tarafından kuşatılmış. Ya da tarihi binaları yıkıp yerine beton kopyalarını dikip üstünü taş kaplamışlar.
Bu kadar yıkıma rağmen, hala gezilecek yerler var tabi ki. Mevlana’yı ziyaret ettik. Biraz müze gezdik.
Yağlı somun, etli ekmek, bıçak arası ve fırın kebabı yedik. Etli ekmek; kıymalı pide, bıçak arası; kuşbaşılı pide demek (tabaklar önünüze gelince bu ne diye arıza çıkarmayın). Bamya çorbası da meşhurmuş ama bamya ve çorba ilişkisine hazır değildim.
Şehir turu yapan çift katlı otobüsler vardı ama yeterli sayı olmadığı için sefer yapılamadı. Teorikte, saat 11:00 ve 14:00’de 2 tur var ve 2 saat 45 dk sürüyor. Panorama müzesi otoparkından kalkıyor. Giderseniz nasıl olduğunu yazarsınız.
Bu kadar kar kış yeter doğru güneye :)
Sevgiler…