➰ Gaziantep 🖤

Ne bitmez kışmış, baktık 2-3 gün kar, soğuk var şehri gezemeyeceğiz, Alleben göletinde bulunan belediyenin kamp alanına kapağı attık. Bir soğuk, bir soğuk. 5 yıldır yaz-kış bir çok yerde kaldık ama ilk defa karavanın suları dondu, biz sağlamız ama :)

Esasında Alleben karavan kampında ilk çektiğim fotoğraf bu değil. Ama aydınlık bir fotoğraf ile başlayayım dedim. Yağmur çamurdan sonra panel temizliği :)
Hava böyleydi.

 

Kötü hava olunca hapis kaldık, çocuğu oyalamakta bana düştü.

Bir kaç günlük kar tatilinden sonra, şehirde merkezi bir yere taşındık. İlk önce kültür faaliyetlerimizi gerçekleştirdik. Zeugma Müzesi ve Arkeoloji Müzesini gezdik. Dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olan Zeugma biraz hayal kırıklığı oldu. Hatay müzesinde mozaiklerin sergilenmesinde gösterilen özeni burada göremedik ama sunum yetersiz olsa da, mozaikler muhteşem :) Arkeoloji Müzesini ise çok beğendik. Küçük ama güzel düzenlenmiş bir müzeydi. Burada, gelirken ziyaret ettiğimiz Yesemek Taş ocağı ve Heykel Atölyesi ile ve Tilmen Höyüğü’nden çıkarılan bazı eserleri görmek, hikayenin tamamlanması açısından keyif vericiydi.

Gaziantep Arkeolaji Müzesi. Tilmen Höyük’ten çıkarılan eşyalar.

 

 

 

Ördek figürünün bir parçası.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Koskoca Kommagene Krallığının ismi, çiğköfte markası olsun (hemde etsiz).

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Geldik Zeugma Mozaik Müzesine. Keşke ortada bu kadar boşluk bırakıp, masa sandalye koyacaklarına, içeride mozaiklere daha fazla yer ayırsalardı.

 

 

Çingene Kız Mozaği. Bu mozaiği görüp yola devam etmeyin. Burdaki, Çingene Kız asıl Mozaikte nasıl durduğunu göstermek için oluşturulmuş ve baskı. Diğer kısımlar orjinal mozaik.

 

Büyük mozaiğin yanından, karanlık bir koridora giriyorsunuz, her taraf siyah. Yerdeki okları takip edin ve sizden önce girenin de okları takip etmesini umun. Yoksa koridorda karşıdan gelenle kucaklaşıp, Müze gezinizi unutulmaz bir anıya dönüştürebilirsiniz. Koridoru kazasız belasız atlatınca, siyah fon önünde ışıklandırılmış Çingene Kızı göreceksiniz, iyi seyirler :)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mozaik müzesinde sadece mozaik yok.

 

 

 

M.S 2.yy ait Savaş tanrısı Mars (Ares) heykeli. Heykelin yüksekliği 1,5 m

 

 

 

 

 

 

Oluyorda nasıl oluyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Müze turlarından sonra sıra, şehir turlarında. Eski şehrin merkezi Kalealtı bölgesi. Neden buraya Kalealtı deniyor derseniz, mahallenin sırtını dayadığı tepede Gaziantep Kalesi var. Bu kaleye mutlaka çıkın. Kalede şehri görebileceğiniz seyir terasları var ama sadece biri açıktı diğerleri güvenlik nedeniyle kapatılmış. Kaleye çıkarken, kalenin içinde bulunan tünellerde şehrin tarihinin canlandırıldığı bir Müzede var.

Gaziantep kalesi.

 

Karavan kampından sonra merkezi olduğu için bu otoparkta kaldık.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Para Müzesi.

 

Müzenin müdavimi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bakırcılar çarşısı (sadece bakır yok), Almacı pazarı ve bir sürü küçük kapalı han, çarşı bu bölgede. O kadar çok bakılacak yer var ki, bazen acaba buna da girdim mi diye düşünüyorsunuz. Bu gezide baharat ve kebap kokuları size eşlik ediyor :) Eğer zamanınız yoksa ve bir öğün yeme şansınız varsa, kebap yerine, Gaziantep’e ait sulu yemekleri deneyeceğiniz bir yer bulun, kebabı her yerde yersiniz. Birde lahmacun deneyin. Başka şehirlerde yediğinizden en büyük farkı, içinde bol maydanoz ve sarımsak olması. Baharatçılardan sabah kahvaltılarında yemek için toz zahter alabilirsiniz (içinde sadece zahter yok, bir sürü farklı baharat var). Küçük topak halinde, bol tuzlu ve sert bir peyniri var (ben severim ama tansiyon sorununuz varsa bulaşmayın). Son olarak meşhur bir yerde katmer yedik, ama fiyatını baştan sormadığımız için, ödeme aşamasında küçük bir şok yaşadım :)

 

Eski Antep bıçakları kalmamış :(

 

 

 

 

Kuruluklar gerdanlık gibi dizilmiş.

 

Beyran çorbası içtik. Pafi içmedi :)

 

Beyranı acılı istedik. Acı yetmezse diye, bir kase pul biber, o da yetmezse dolmalık acı biber hazırda bekliyor. Çorbayı turistik bir yerde içmedik, gerçek Gaziantep’lilerin nerede içtiğini öğrenmek için halinden yemekten anladığı belli olan birilerine sorduk :)

 

 

Bakırcılar çarşısında sadece bakırcı yok, her türlü dükkan var.

 

 

 

 

Yemenici.

 

 

 

Gaziantep sulu yemekleri. Şiveydiz hayal kırıklığı oldu. İçine taze sarımsak koymamışlar, sadece pırasa ile yapmışlar. Siz yerseniz baştan sorun (sağda yoğurtlu olan tabak).

 

Gezdik dolaştık, yedik içtik, Gaziantep’den keyif aldık (ah o mozaik müzesi yok mu :) )

Yahu yaz geldi bu adam kar falan diyor bizi mi kandırıyor demeyin. 17-25 mart arası Gaziantep’de kaldık :)

Sevgiler….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir