Alibey Adası (Cunda- Ayvalık)

Cunda

Osmanlı zamanında, adı Yunda olarak geçiyormuş. Zaman içinde isim Cunda olmuş. Ama nedense Resmi kayıtlarda Alibey Adası olarak geçen bu ismi kimseye söyletmeyi başaramamışlar (Alibey Adasına gittik dediğimizde çoğunluk soran gözlerle bakıyor). Alibey ismi, Kurtuluş savaşı sırasında Yunanlılar’a teslim olmayı kabul etmeyen Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithafen verilmiş.

Eskiden sadece tekneyle ulaşılabilen bu Ada’ya,  1964 yılında Dolap Boğazı Mevkii’ne yapılan Türkiyenin ilk Boğaz Köprüsü ile karadan da ulaşmak mümkün hale gelmiş. Ama denizin keyfini çıkarmak isteyenler, Ayvalık’tan kalkan motorlarla adaya ulaşabilirler.

Mevsim kış,  denize girmek mümkün değil. Hava da biraz esiyor. Taş Kahve’de çay içip ısınmak veya biraz atıştırmak iyi gelecektir. Isındıktan sonra Rahmi Koç Müzesini mutlaka ziyaret edin. Eğer ufak bir Tırmanış’ı göze alırsanız, tepede Rahmi Koç Müzesi tarafından restore edilen,  Yel değirmeni’ni ve yanında Agios Yannis Kilisesi’nin Restorasyonu ile oluşturulan Sevim ve Necdet Kent kitaplığını ziyaret edebilirsiniz.

Taş Kahve

 

 

 

Sokaklar bize kalmış

 

Birde kedilere

 

Çok iş var çoook

 

Rahmi Koç Müzesi

 

 

Üst kata çıkarken Rahmi Koç sizi karşılıyor

 

Müze’nin içinden kareler

 

 

Trenler sefere hazır

 

Çocuklarınızı mutlaka getirmeniz gereken bir müze

 

 

 

Savarona’nın maketi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Buhar makinelerı

 

Bunlar da dikiş makineleri

 

 

Eski eczane ekipmanları

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevim ve Necdet Kent kitaplığı

 

 

Kitaplığın içi

 

 

 

 

Kıyıda, Ada ya Türklerin ilk ayak bastığı noktada fotoğraf çekmek ve çeşmeden su içmek te, Ada ziyaretçilerinin rutinleri arasında. Çeşmenin biraz ilerisinde kollarını açmış duran Mevlevi Heykeli ilk başta deniz kıyısında biraz garip dursa da, burada bulunan farklı kültürlere ve Ada ruhuna uygun bir heykel olmuş.

Türkler’in adaya ilk ayak bastığı yer.

 

 

Ayvalık tostu yiyeceklere; Ayvalık tostu bundan 35 sene önce sadece İzmir Tulumu, domates ve güzel bir ekmekle yapılırdı. Yani,  bugün yediğiniz, içinde bir sürü şey olan tost, Ayvalık tostu değil :)

Damla sakızlı peynir bile var. (bana göre biraz iddialı olmuş ama Pınar sevdi)

 

Gümüş Martı (Temiz denizin martısı bile bir başka oluyor)

 

Karavandan akşam manzarası

 

Gece, Alibey’den Ayvalık manzarası

 

 

Kahvaltı keyfi. Taze Nergislerimiz de var.

 

Karavanı çevirdik,  birazdan yola çıkacağız.

 

Sevgiler…

6 yorum

  1. Artık bende takip edebiliyorum sizi,
    Sayenizde gezmiş gibi oluyoruz. Teşekkürler, sevgiler

  2. Once selamlarimi sunarim yapim asamasinda kendime sordugum soru kisin dolastigimiz zaman esim ve ben karavana geldigimizde sicak isinabilecegimiz bir ortam olmasini saglamak amaciyle D4 ubersprah aldim
    sizinle paylasmak ihtiyacini duydum yalitimi poliuretan kopuk ile kaplamayi dusunuyorum selamlar saygilar

    1. Selamlar,
      Artık sıcacık bir karavanınız olacak. ben d2 kullanıyorum d4 bir üst versiyon güle güle kullanın. Poliüretan köpük benimde aklımdan geçti ama kabloları geçirmek zor olacak diye korkumdan vaz geçtim. Poliüretan köpükte M3 ağırlığı 30kg dan fazla olmayacak bir şey yaptırın. ağırlık sorunu olmasın. Ayrıca karavan ısındıkça reaksiyonu devam etmeyecek ve sizin yaşam alanınıza gaz çıkışı yapmayacak olduğundan da emin olmanızda yarar var.

      Kolay Gelsin Sevgiler
      Tunç

  3. Cok iyi resimlemissiniz oralari gezmis gibi oldum.bizlerle paylastiginiz icin tesekkurler saygilar

    1. Teşekkürler,

      Kışın Ege güzel oluyormuş. Ama bazen soğukta dolaşmak cesaret istiyor.

      Selamlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir