Aragvi nehri üzerinde kurulu küçük bir yerleşim. Sonradan nehrin üzerine baraj yapılınca, göl kıyısında bir yerleşim yeri haline gelmiş. 13. yüzyılda, bölgeyi yöneten Aragvi dükleri tarafından kurulmuş. Küçük bir kale ve kiliseden oluşuyor. Daha sonra rakip dükler tarafından yakılıp yıkılmasına ve tekrar elden geçirilmesine rağmen, kalanlar ve göl kıyısının sakinliği nedeniyle, ziyaret etmekten en çok keyif aldığımız yerlerden biri oldu. Yazın gölde yüzmek, kışın ise kayak merkezi Gudari’ye giderken soluklanmak için güzel bir nokta. Yeme içme ve alışveriş imkanları kısıtlı. Kalenin etrafında yeni bir düzenleme yapılıyor. Sanırım daha sonra gelecekler, biraz daha fazla imkana sahip olacaklar. Gölde yüzebilir, deniz bisikleti (göl olunca, göl bisikleti mi olur acaba) kiralayabilir veya kıyıda bulunan 2 kafeden birinde bir şeyler içebilirsiniz. Suyun içinde, bizim Sivas Kangal gölünün, doktor balıklarının Gürcistan versiyonu var. Suyun içinde oturunca, gelip didiklemeye başlıyorlar. Tek sorun, bizim balıklara göre biraz yoğun bir tedavi uyguluyorlar. Gıdıklanıyorsanız denemeyin :)
Yağmur başlayınca bütün ekip tentenin altına sığındık :)
Gece, gölün karşı kıyısından çakal ulumaları geliyordu. Kilisenin yanındaki yerimizi terk ederek, birazda çakal görme hayali ile karşı kıyıya geçtik. Ama 2 gece konaklamanın ardından ancak 1 tilki, 1 kirpi ve bolca inek gördük :)
Bu arkadaş minyatür bir av köpeği, memelerine bakılırsa bir çok yavrusu var. Önce bir kaç kraker verdik, sonra baktık bu iş böyle olmayacak, kendimize aldığımız ekmeği ona verdik. Bir kaç dilim yedi artanını ağzına alıp yavrularına götürdü.
Normal şartlarda eğer göle girmezseniz, 1 saat içinde herşeyi göreceğiniz bir yer. Bizim gibi gölde yüzmekten keyif alıyorsanız, daha uzun süre oyalanabilirsiniz.