Kutaisi (Gürcistan)

Kutaisi

Katski Dikiti’ne yaptığımız kısa ziyaretin ardından, tekrar yola çıktık. Kutaisi’ye kadar yaklaşık 60 km yol var. Hava sıcak, yol kalabalık ve bozuk. Kutaisi tabelasını gördükden sonraki ilk uygun noktaya yanaştık. Yanımızda bir park var, koca ağaçlar serin mi serin, daha da kımıldamam. Deeerken 2 saat ağaçların altında oturunca hararetim normale döndü. Ufak bir tur atalım, etrafta ne var ne yok diye tekrar yola çıktık (yaya olarak). Sonra da tren istasyonunu bulduk. Normal otoparkın dışında yanda çakıllık bir alan var. Tam konaklamalık. Karavanı aldık, daha merkezi olan bu noktaya taşındık. Colchis çeşmesi denen, ama çeşme değil meydanın göbeğinde kocaman bir havuz ve fıskiyelerden oluşan yere doğru kısa bir yürüyüş yaptık (bizim kısa turlar 10bin adım tutuyor haberiniz olsun). Kutaisi’de görülmesi gereken bir çok şey, bu çeşmeye 500-600 metre mesafede bulunuyor. Bazı yerler sezon nedeniyle kapalıydı. Opera binası ve Tiyatro binasını ancak dışarıdan gördük, keşke ikisinde de birer temsil izleme şansımız olsaydı. Şehir müzesi küçük 3 salondan oluşuyor ama bir yarım saatinizi ayırmanızı öneririm. David Kakabadza Kutaisi Resim galerisi de tek salonu olmasına rağmen, bize her resmin başında tek tek açıklamalar yaparak bilgilendiren görevlisiyle, güzel anılar bıraktı. Nehrin karşısında bulunan Bagrati Katedrali’ne yaptığımız ziyaret pazar gününe denk geldiği için, bir çok nikahı yakından görme şansımız oldu. Eğer imkanınız varsa sizde pazar günü gidin derim. Gürcistan’da küçük de olsa Yahudi nüfusu bulunuyor. Kutaisi’de de çalışır durumda bir Sinagog var. Daha önce Sinagog görmediyseniz burayıda ziyaret edebilirsiniz. Kutaisi’nin sabit pazarı, Gürcistan’da şimdiye kadar gördüğümüz en düzenli pazardı. Burayı da atlamayın. Şehrin biraz dışında, gurur duydukları yeni parlamento binasına da bir 5 dk ayırabilirsiniz. Çok dolaştınız, merkezdeki Kutaisi parkta oturup serinlediniz ama biraz daha keyif yapmak için, parktaki tek mekan olan Savane kafeye oturmak gafletinde bulunmayın. Eğer sürekli bir şeyler sipariş etmezseniz, başınızda dikilip kalkmanız veya yeni siparişler vermeniz için etmediklerini bırakmıyorlar. Bizim keyif aldığımız iki yerden biri, Bikentia’s kebabery burada, sadece acılı domates sosu üzerinde koca 2 parçadan oluşan şiş kebab ve içecek olarakta armutlu gazoz veya bira var. Diğer mekan Baraqa diye bir yer, burada pideden ete veya Gürcü mantısına kadar her şey var. Kutasisi’ye gelmek için Tiflis’den veya Batum’dan trene binerek Gürcistan’a farklı bir pencereden bakabilirsiniz. Biz karavanın penceresinden bakmaya devam ediyoruz. Kutaisi yakınlarında farklı doğal parklarda bulunuyor. Biz aradan seçme yaparak Sataplia Milli Parkını ve Martvili Kanyonu’nu tercih ettik az sonraaa :)

 

Meşhur Colchis çeşmesi. Bu alanda sovyetler birliği zamanında, Stalin heykeli varmış. Stalin’in aslında Gürcü olmasına rağmen Gürcistan’da durumu biraz karışık. Seveni yanında nefret edeni de çok. Bu meydan sanırım Kutaisi’deki durumu anlatıyor.

 

 

 

 

 

Tiyatro binası.

 

Parkın ana girişi.

 

Opera binası.

 

Parklarda, yol kenarlarında, her yerde heykel var.

 

 

 

 

 

Tepedeki parka çıkmak için bir teleferik yapmışlar. Ama biz oradayken bakımdaydı. Gerçi bu alete binermiydim bilmiyorum :)

 

 

 

Beyaz köprü. Sadece yayalar için.

 

 

 

 

 

 

Golden Marque.

 

 

 

 

Bagrati Kadetrali. Pazar günü olduğu için peş peşe bir sürü nikah töreni var.

 

 

 

 

Tören sonrası dışarda fotoğraf çektiren gelin ve damat.

 

Babasının kolunda heyecan içinde nikah töreni için sırasını bekliyor.

 

İçerde başka bir tören var.

 

 

İki farklı yerde dua ediliyor.

 

Yöresel kıyafetlerle kapıda bekleyen bir ekip.

 

Kutaisi State History Museum.

 

 

 

 

 

Farklı boyutlarda eski inciller.

 

Eski Gürcü çalgıları. Bazıları hala kullanılıyor.

 

Bu da silah meraklılarına.

 

Sataplia milli parkındaki dinazor ayak izinin kopyası.

 

 

 

Kutaisi pazarı.

 

 

 

Peynir tezgahları. Ama bu sıcakta açıkta satılıyor.

 

 

Bizim cevizli sucukların binbir türlüsü var.

 

Un tezgahı. Gece nasıl topluyor merak konusu.

 

 

Turşucular.
Ana pazarın yanında başka bir pazar yeri.

 

Güvercin besleyen aziz :)

 

 

Sokaklar elden geçiyor.

 

 

Binanın üstündeki yapım yılı 1881-1882

 

Kültür parka çıkan merdivenler. Tepede bir de dönme dolap var. Dönüyor mu bilemem çünkü çıkmadık :)

 

 

 

 

 

Bir sürü direkle yıllara direniyor.

 

 

 

Chain bridge. Zincirli köprü, bu isim nereden akıllarına geldiyse :)

 

Köprü artık zincirlerden destek almıyor.

 

Bagrati Katedralinden inerken yol kenarında bulduk. Kokulu, bol aromalı ve koca çekirdekli ilginç bir üzümdü.

 

 

 

 

Öğleden sonra gelmekte yarar var. Yemek saatinde ayakta duracak yer yok. Zaten oturacak yerde yok. İki menü var. Acılı domates sosu üzerinde iki koca şiş ve bira veya armutlu gazoz. Fiyat; bira kebab 7 lari, gazoz kebab 6 lari. Ekstra sos 1,2 lari Sipariş vermenin bu kadar kolay olduğu böyle keyifli bir yer her zaman bulamazsınız :)

 

Bir porsiyon kebeb ve bir dilim ekmek bu fotoğrafta eksik :)

 

Gürcü mantısı hinkali. Temel olarak kıymalı oluyor. Ama peynirli, mantarlı ve sebzeli de var. Yemek için özel bir yöntemi var. Bunu göstermek için bir kaç fotoğraf çektik ama ne kadar açmışım ki, fotoğraflardan ben bile korktum. Daha sonra tekrar deneyeceğiz :) bu gibi genel konuları Gürcistan seyahatimizin sonunda Gürcistan notları diye ayrı bir başlıkta paylaşacağım.

 

 

Khareba kilisesi.

 

 

Gördüğümüz en renki kiliseydi. Sütunlar esasında taştan ama üzerine bir kaplama yaparak mermer efekti vermişler.

 

 

 

 

 

 

David Kakabadze Resim galerisi.

 

Müzenin bahçesinden

 

 

Gigo Gabashvili1862-1936 bu kendi portesi. Elindeki boynuzdan şarap içmeyi çok severmiş. Resme bakınca, hayattan zevk alan, neşeli bir insan izlenimi veriyor. Tabi sadece şarap içmemiş, Tiflis Resim Akademisinin kurucularından ve İlk Profesörü.
Elene Akhvlediani’nin 1901-1975 On The Tsikhisjvari Pasture adlı eseri.

 

Bunun açıklamasını çekmeyi unutmuşum :)

 

Alexander Bazhbeuk-Melikov 1891-1966 (Portrait)

 

Gagoshidze Gurami’nin 1941-1995 Old Kutaisi tablosu.

 

Leladze Avtandili’nin 1952-2016 Chan Bridge tablosu.

 

Nebieridze Bernrdi1939-1987  (Vaxtang Khvedelidze S portrait)

 

Valeri Margiani 1942- (Kutaisi)

 

Alexandre Bandzelande 1927-1992 (Chikovani’s Portreit)

 

Samson Nadareishvili1895-1959 (Priosmani) hayatı boyunca hiç bir eğitim almamış bir ressam.

 

Boris Dzhimsheruli 1929-2003 (Autoportrait)

 

Lakob Nikoladze 1876-1951 (Portrait of Chakhrukhadze)

 

Kutaisi Sinagog’u

 

 

 

 

Parlamento binası.

 

Biraz fazla fotoğraf olmuş sanki :) 1 hafta kalınca böyle oluyor, bir de sıcaktan neyi çektiğimi unutunca, bir dünya fotoğraf olmuş. Bu iyi hali, Pınar’a dua edin. O ayıklamasa  hepsini çakardım :)

Sevgiler…